11 Eylül 2008 Perşembe

mevsim sonbahaR


Sonbahar geldi yine tüm hüznüyle…
Sessizce, gizlice çöküverdi üstümüze aniden…
Başlayan yağmurlarla,
anlamsız yolculuklarına çıktı sararan yapraklar…
Ağaçlar eğdiler başlarını,
ağladılar yalnızlıklarına tıpkı bizler gibi…
Sonbahar bu.
Ayrılıkların mevsimi…
Ağlayan mevsim…
Tamamlanmamış bir şeyleri andırıyor sanki.
Adı hiç konmamış gibi…
Hep bir şeyler eksik bu zaman diliminde…
Asla yeri dolmayacak,
adı bile bilinmeyen bir şeyler eksik…
Bilinmeyeni aramak öyle zor ki !
İçimdeki boşluğu hissetmek, ama dokunamamak...
Nasıl anlatılır bu bilmiyorum ki.
Söylediklerim anlatabilir mi içimdeki var olabilme savaşını ?
İnan bilmiyorum...
Beklide bu yüzden anlatıyorum sonbaharı sana.
Bana benzediğine inandığım için...
.
Yün atkımızı boynumuza dolayıp, omuz omuza çekerek ısınacağımız günler yakındır.
Zaten sıcakta da hiç çekilmiyo tribün, 'açık'ta yağmurdan sırılsıklam olmadan , soğuğu iliklerine kadar hissetmeden zevkimi çıkar tribünde olmanın...

Hiç yorum yok: